Pazartesi, Ağustos 08, 2005

Aile Okulu dersleri: 6

Allah'tan gelen mektuplar



Bir kaşık bal, Allah’ın bize gönderdiği armağanlardan biridir.

Onun da süte benzer bir öyküsü vardır.

Yalnız bu öykünün kahramanı farklıdır.

Bu defa, öykünün kahramanı olarak, karşımıza, arı dediğimiz bir küçücük böcek çıkar.

Yerin bitirdiği otlardan, koyunlar ve inekler nasıl süt yaparsa, yine yerin bitirdiği çiçeklerden de arılar bal yapar.

Balarıları, bu işi yapmak için, olağanüstü aygıtlarla donatılmışlardır.

Onlar birbirleriyle haberleşirler. Birbirlerine çiçeklerin yerlerini bildirirler.

Beraberce çiçek tarlalarına doluşurlar. Oralardan çiçek tozu toplarlar. Çiçeklerin şuruplarından içerler.

Bütün bu işler için kafalarına petek gözler ve antenler, ağızlarına hortum, bacaklarına fırça ve torbalar yerleştirilmiştir.

Çiçeklerden topladıkları malzeme ile bal yaparlar. Yaptıkları balı, yine kendi elleriyle yaptıkları peteklere doldurup ağızlarını kapatırlar.

Yaptıkları balda hem besin, hem de türlü türlü hastalıklar için şifa vardır.

Bir arı, ömrü boyunca 50 gram kadar bal yapar. Fakat arılar yaptıkları herşeyi elbirliğiyle yapar. Binlerce balarısı el ele verdiği zaman, bir de bakmışsınız, petekler birer birer dolmaya başlamıştır.

Biz insanlar ise, bütün yeryüzünü fabrikalarla dolduracak olsak bile, tek bir arının yaptığını yapamayız.

Bir kaşık bal deyip geçmeyin; onu tarlalardaki çiçeklerden toplayıp bizim soframıza getirmek, bizim gücümüzü aşan bir iştir.

Gücü herşeye yeten Allah, bu imkânsız işi balarısı gibi küçücük bir canlıya yaptırır.

İşte, balın öyküsü de, tıpkı bir bardak süt yahut bir zeytin tanesi gibi, Allah’ın adıyla başlar.

Biz balı ekmeğimizin üstüne sürüp yerken, Allah tarafından bize gönderilmiş bir mektubu okuruz aynı zamanda.

O mektupta, bize bir kaşık bal yedirmek için binlerce arı yaratanın gönderdiği selâm ve sevgiler vardır.

Biz de Onun adını anar, Ona şükürlerimizi ve sevgilerimizi sunarız.



Bir yumurta, Allah tarafından bize gönderilmiş bir başka armağandır.

Üstelik bu armağan, özenle paketlenmiş, sağlam bir şekilde ambalajlanmıştır.

“Bir yumurta neden yapılır?” diyecek olursanız, tavuğun yediklerine bakın.
Bunlar arpa, darı gibi şeylerdir.

Ama siz arpadan, buğdaydan veya darıdan bir yumurta yapabilir misiniz?

Kimse yapamaz.

Allah, arpa ve buğday gibi nimetlerinden yumurta yapıp bize göndermek için tavuğu yaratmıştır.

Tavuk bunları yer ve yumurta yapar.

Ama yumurtayı nasıl yaptığını bilmez.

Tavuk kendi halinde yaşayıp giderken, onun içinde görünmeyen tezgâhlar çalışır.

Bütün bir gün boyunca, bir yumurta yapılır sessizce.

Bir yandan da, yapılan yumurta paketlenir.

Onun etrafına kireçten bir duvar örülür. Bu, hepimizin bildiği yumurta kabuğudur.

Bir yumurta kabuğunu iki sivri ucundan parmaklarınızla bastırmayı deneyin. Ne kadar kuvvet harcasanız, onu kıramazsınız. Hemen kırılıp da ziyan olmasın diye, yumurta kabuğuna işte böylece özel bir biçim verilmiştir.

Yumurtanın etrafına bu kabuğun geçirilmesi, yaklaşık on altı saat süren bir işlemdir. Bir yandan tavuğun vücudunda bu işlem gerçekleştirilirken, bir yandan da yumurtanın sarısı ve akı hazırlanır.

Sonra da, tavuk, o ünlü gıt-gıdaklarıyla bize bir haber ulaştırır.

“Gelin, Rabbinizin size gönderdiği armağanı alın” demektir o gıt-gıdaklar.

Bir yumurta, böylece, Allah’ın adıyla hazırlanır, paketlenir ve bize sunulur.

O da bir öyküdür.

Bir mektuptur aynı zamanda.

Allah’ın adıyla başlar.

Biz de Allah’ın adıyla bu mektubu açar, bu öyküyü okuruz.

Onun bize gönderdiği armağanı âfiyetle yeriz.

Karşılık olarak, Ona şükürlerimizi ve sevgilerimizi sunarız.

Alıştırma / etkinlik

“Bir elma, size gönderilmiş bir mektuptur. Allah’ın adıyla başlar. Ondan size selâm ve sevgiler getirir.” Bu ifade ile anlatılmak istenen şeyi, düşünebileceğiniz bütün ayrıntılarıyla anlatın. Bu mektubu okuyan bir kimsenin nasıl bir cevap vermesi gerekir?

1 yorum:

Adsız dedi ki...

I am very impressed by the thoughts comıng from the RNK. We hope you to write more.